Afrika’da son dönemde peş peşe yaşanan darbe girişimlerinin ardından, kıtada sömürgeci geçmişe sahip Fransa karşıtlığı artıyor.
Kıta halkları, Fransa’yı ve onun askeri varlığını istemediklerini her geçen gün daha yüksek sesle dile getiriyor.
Türkiye ise Afrika’da kazan-kazan prensibini benimseyerek, ilişkilerini kardeşlik, samimiyet, karşılıklı yarar, anlayış çerçevesinde inşa ediyor.
İngiltere merkezli Middle East Eye internet sitesi, söz konusu kıtada son yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye’nin varlığına dikkati çekti.
Fransa’nın kıtadaki nüfuzunun sarsıldığına işaret edilerek, “Türkiye bundan yararlanabilir mi?” sorusu yöneltildi.
Afrika’nın Sahel bölgesinin, Nijer ve Gabon’da yaşanan son darbelerin ardından siyasi çalkantıların sancısını çektiği ve dış müdahale tehdidi arttıkça huzursuzluk ikliminin giderek daha fazla hakim olduğu ifade edildi.
2020’den bu yana Mali, Çad, Sudan, Gine, Burkina Faso, Nijer’de ve en son geçen ay Gabon’da askeri darbeler ve büyük siyasi çalkantılar yaşandığı anımsatıldı.

Bu gelişmeler sonrası Fransız karşıtı duyguların harekete geçtiği belirtilerek şöyle denildi:
Ankara’daki yetkililer gelişmeleri uzun süredir yakından izliyor. Türkiye, sömürgecilik karşıtı söylemi stratejik olarak kendi avantajına kullandı ve kendisini Afrika’yla ilişkilerinde Fransa’nın aksine temiz bir geçmişe sahip bir ülke olarak konumlandırdı.
Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi ‘Afro-Avrasya’ ülkesi olarak tanımladı. Bütün bu tavırlar Fransız politikacıları rahatsız etti.

Türkiye’nin uzun zamandır Afrika kıtasıyla daha yakın ilişkiler kurmak istediği kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde ivme kazanan ilişkilerin askeri boyutunun da olduğu, Türkiye’nin Libya ve Somali’de askeri üslere sahip olduğu anımsatıldı.
Ankara’nın ayrıca diğer birçok Afrika ülkesinde de askeri eğitim verdiğine dikkat çekildi.

Türkiye’nin kıtadaki varlığına ilişkin analizin devamında şu tespitlere yer verildi:

Öte yandan, Türkiye’nin Afrika’da bazı ülkelere SİHA’lar, zırhlı araçlar ve silahlar sağladığı, kıta ile askeri bağların Ankara için “potansiyel büyüme alanı” olduğu aktarıldı.
Afrika politikasıyla ilgili uzman görüşlerine de yer verilen yazıda, “Türkiye, şu anda bekle-gör politikasını benimsiyor.” ifadesi kullanıldı.